Üniversitenin Gurur Günü

ÜNİVERSİTENİN GURUR GÜNÜ

Geçtiğimiz gün bir basın toplantısı düzenledi Kastamonu Üniversitesi…
Rektör Prof. Dr. Seyit Aydın; kurmay heyetini yanına alarak çıktı basının karşısına…
Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Rafet Özkan ve Prof. Dr. Sezgin Ayan bir tarafında… Genel Sekreter Ömer Küçük ve MYO Müdürü Doç. Dr. Hasbi Yaprak diğer tarafında…
Ve projeksiyon yanında iki isim daha; Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Zekeriya Yerlikaya ile Öğretim Görevlisi Fuat Kartal…


…..
Rektör Aydın’ın yüzünde yorgunluk ama gözlerinde gurur vardı…
Zekeriya Yerlikaya'nın gözlerine, duruşuna, bakışına yansıyan gurur…
Ve genç öğretim görevlisi Fuat Kartal’ın mahcup, çekingen, heyecanlı hali…
İşin doğrusu, basın toplantısına giderken;
“Alınan bir patent ile ilgili” olduğunu bildiğimden, teknik bir konu olarak düşündüm ve kendi kendime “ben ne anlarım teknik meselelerden” edasıyla attım adımlarımı Rektörlük binasına…
Üstelik hücrelerden, tanklardan, LPG’den bahseden bir patent konusu…
Fen bilimleri ile ezelden beridir küs olan bünyem bu terimleri daha ilk duyduğunda bir ürperti geldi…
Önce Rektör Aydın’ın ardından da projenin sahibi Fuat Kartal’ın açıklamaları, korkumun ne kadar yersiz olduğunu gösterdi. Ben bile anladım yani!
….
Bütün Türkiye’nin dert edindiği bir konu Kastamonu Üniversitesi bünyesinde derman buluyor! Bütün Türkiye’nin LPG’li araçlarının kaba saba, bagajın yarısını silip süpüren yer işgali Fuat Kartal hocanın buluşuyla son buluyor… Kastamonu Üniversitesi ilk patentini alıyor!
Bu ne demek?
Bu, üniversitemizin sadece ilim değil teknoloji de ürettiğinin ilk belgesi demek!
Çok Hücreli LPG Tankı buluşunu küçümseyecek olanın ağzı yılar! Benden söylemesi!
Neden mi?
Neden olduğunu buluşun sahibi Fuat Kartal ve proje danışmanı Doç. Dr. Zekeriya Yerlikaya Hoca ile yapacağım görüşmenin ardından aktaracağım…
Bu yazımda Rektör Aydın’ın, Doç. Dr. Yerlikaya’nın ve genç akademisyen Kartal’ın gururunu paylaşmak niyetim…
Haaa…
Bir de…
Her ne kadar patent konusu dışında soru almasa da Rektör Aydın, bölgesel bir tarih çalışmasına el atacaklarından da bahsetti ve kalem sahibini bir kez daha mutlu etti…
Yıllardır her fırsatta her ortamda dile getirdiğim bir hususu bir kez de bu satırlardan gündeme getirme fırsatım doğdu…
Yerel tarih, mahalli tarih, bölgesel tarih…
Adına ne derseniz…
Okullarımızda çocukların doğup büyüdükleri, yaşadıkları şehrin tarihini bilmelerinin tarih ilmini sevmeleri, tarihi mazilerini benimsemelerini ve tarih yazan ecdadı sahiplenmeleri daha kolay olur diye düşünüyorum…
Bir de tarih bölümü öğrencisi olarak; üniversitemiz tarih bölümünde Candaroğulları Beyliği ve Çobanoğulları Beyliği seçmeli derslerinin açılmasının mümkün olup olmadığını da doğrusu çok merak ediyorum…   Anadolu’nun Türkleşmesi aşamasında ve Osmanlı Beyliğinin bulunduğu bölgede tutunup güçlenmesinde Çobanoğulları Beyliği’nin, Anadolu kültür ve medeniyetinin temellerinin atılmasında Candaroğulları Beyliği’nin önemini tarih ilmini okuyan üniversite öğrencilerinin öğrenmesi lazım ki, başkalarına da öğretebilsinler!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.