Bahşiş Camii


BAHŞİŞ CAMİİ

Yavuz Sultan Selim Han padişah olmadan önce, Trabzon'da valiyken Halimi Çelebi'yi kendine hoca edinip, talebe oldu ve ondan feyz aldı. Gece-gündüz onun huzurundan ayrılmazdı ve devamlı sohbetinde bulunurdu. Abdülhalim Efendiye pek çok iltifat ve ihsanlarda bulundu.
Padişah olduğunda da onu yine yanından ayırmadı. Devamlı birlikte olmak ister ve kendisiyle ilmi sohbetlerde bulunurdu.
Yavuz, asabi, sinirli ve tez canlı birisiydi. Müşkül meselelerde, durumu arz etmeye çekinen vezir, sadrazam, devlet görevlisi kim varsa, önce Halimi Çelebi’nin yanına gider, derdini, meselesini önce ona açar ve Yavuz’u sakinleştirmesini beklerlerdi. Yavuz Sultan Selim’in huzurunda sinirine gem vurabildiği tek kişi vardı; Abdülhalim Çelebi…

Torunlar Ecdada Aç


TORUNLAR ECDADA AÇ

Geçtiğimiz gün Hanönü ve Taşköprü’deydik...
Ensar Vakfı Kastamonu Şube Başkanı Abdullah Yılmaz ağabeyimin daveti üzerine “Ensar Vakfı Kastamonu Şubesi Şeyh Şaban-ı Veli Kültür Merkezi” projesi kapsamındaki seminerlerin (daha doğrusu konferansların) açılışını Hanönü ilçemizde yaptık...
Şeyh Şaban-ı Veli’yi anlattık. Yaman Dede, Müfessir-i Alaaddin, Seyfi Dede, Seyyid SünnEti, Şeyh Ahmed Siyahi ve diğer manevi mimarlarımızı...

Şeytanın Rakamı


ŞEYTANIN RAKAMI

Malumunuz; Batı endeksli ilim pergelimizin çizdiği hudud ne gariptir ki Mısır, Yunan, Roma ve Batı ekseninin dışına çıkmakta hayli zorlanmaktadır!
Her alanda olduğu gibi matematik alanında da bu ürkeklik bilim dünyasının damarlarına işlemiş vaziyettedir.
O kadar ki, matematik ilminin tarihsel inkişafını (inkişafı bırakır yerine ne hikmetse ısrarla EVRİM terimini kullanırız) anlatan kaynaklar, pergeli doğu ve İslam coğrafyasına doğru uzatmak zorunda kaldıklarında Batı coğrafyasının eteğine yapışmadan edemezler!

Savaş Pazarını Altına Satmam


SAVAŞ PAZARINI ALTINA SATMAM

Yıl 1223...

Karadeniz’in kuzeyinde Moğol fırtınası tüm hayatı alt üst ediyor. Mısır, Suriye, Antalya, Alanya’dan yola çıkan tüccarların Rus diyarına uzandığı kapı Sinop ve Samsun... Bu limanlardan Suğdak, Kefe ve kerç limanlarına giden tüccar gemileri bir süredir huzursuz... Suğdak ve Kefe diyarındaki Moğal istilaları, Trabzon diyarındaki Rumları da şımartmış. Karadeniz’deki Selçuklu güvencesinde bulunan ticari gemilere saldırıp yağma yapıyorlar. Durum Sultan Alaaddin Keykubad’a arz edilince; derhal duruma el konuluyor.

Selçuklu ordusunun kudretli kumandanlarından Hüsamettin Çoban Bey, Suğdak Seferi için görevlendiriliyor. Bu Selçuklu Devleti’nin aynı zamanda ilk deniz aşırı seferi!

Milli ve Mahalli Tarih


MİLLİ VE MAHALLİ TARİH

Yıllardır tartıştığımız, son çeyrek asıra kadar ise aklımızdan bile geçirmeye korktuğumuz bir tarih gerçekliği vardır; resmi tarih – gerçek tarih!
Bu ikisi birbirine öylesine karışmıştır ki, hangisinin hangisi olduğunu vasat derecesindeki tarih bilgisiyle anlamak neredeyse imkansızdır. Bunun yanına bir de adına “popüler tarihçilik” denilen bir uydurma alan daha ekleyince, seyreylemeye başladık tarihin tozlu sayfalarındaki gümbürtüyü...
Sahi...
İlkokul sıralarından üniversite kürsülerine gelene kadar tarihimizi ve dünya tarihini ne ölçüde verebiliyoruz genç dimağlara? Bilmem hangi savaşın hangi tarihte yapıldığı kadar hangi ruhla yapıldığına da değinebildik mi? Bilmem hangi hükümdarın tahta geçtiği yılı, ayı hatta günü verirken; o hükümdarın beyin fırtınalarından bugünlere dersler çıkarabildik mi? Bilmem hangi antlaşmanın maddelerini noktası, virgülüne ezberletirken etkisini, sebebini, nihayetini analiz edebildik mi?
Bu sorular uzar gider ama cevabı büyük bir çoğunlukla “hayır” olur...

Kocasının İsmini Hatırlayamadı!


KOCASININ İSMİNİ HATIRLAYAMADI


Yıl; Milli Mücadele Yılı...
Aylardan Hazan,
Günlerden kara haber!
Daday Askerlik Şubesi önü mahşeri bir kalabalığı ağırlıyor...
Oğullarının, babalarının, eşlerinin, kardeşlerinin akıbetini öğrenmek, cephedeki yakınlarından bir haber alabilmek için doldurmuştu Daday ahalisi şube binası önünü...
O gün Çanakkale Cephesinde şehadet şerbetini içenlerin listesi Daday Askerlik Şubesine ulaşmıştı. Halka şehitler ilan edilecekti.
Bolatlar Köyünden Cemile Hanım da askerdeki eşinden bir haber alabilmek için sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yola çıkmış ve yüzlerce kişinin doldurduğu alanın bir köşesinde beklemeye koyulmuştu.

Kayıp Tarihimizi Bulduk


KAYIP TARİHİMİZİ BULDUK!


Geçtiğimiz Çarşamba gecesi, TRT – 1 kanalına kilitlendim.

Pelin Çift’in Gündem Ötesi programının bir saniyesini dahi kaçırmamak için, programın başlamasına bir saat kala kumandayı prangaya vurup kanalı TRT-1’e kilitledim...
Program konuğu tanıdık bir yüzdü çünkü...
Tanıdık, takdire şayan ve gıpta edilesi...
Kastamonu’da doğmuş, çocukluk ve gençlik yıllarını bu şehirde geçirmiş. Bu şehirde okumuş ilk, orta ve liseyi...
Sonra Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ...
ODTÜ’yü üniversite ikincisi olarak yüksek şerefle bitirince, dünyanın en prestijli burslarından Fulbright bursuyla Amerika’nın yolunu tutmuş...

İbn-i Sina ve Hipokrat


İBN-İ SİNA VE HİPOKRAT

Hipokrat; tıbbın babası olarak bilinir! M.Ö. 460’da doğmuştur. Eflatun, Hipokrat’ın para karşılığında hekimlik dersi verdiğini söyler.

Tarihi kitaplarımız Hipokrat’ı övmek için birbiriyle yarışır... Ve tıb ilmi “Hipokrat yemini” ile adını hem ölümsüzleştirir hem de mit haline getirir.

Hipokrat yemininde Asklepios adına yemin edilir! Kimdir bu Asklepios; TIP TANRISI!!!

Zat-ı muhteremler (!) yemini Hipokrat adını vererek ve Tıp Tanrısı adına yaparlar ama asırlar boyunca başucu kitapları İbn-i Sina’nın el-Kânûn fit-Tıb (Tıp Kanunu) eseri olur!

Davan Filistin İse...


DAVAN FİLİSTİN İSE SONUN ÖLÜMDÜR!

Geçtiğimiz hafta Nuri Paşa’nın farkına varalım demiştik!
Gelin şu sabotaj olayına dikkat çekelim bugün de...
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk özel savunma sanayicisi Nuri Paşa, nın fabrikası ilk başlarda yan ürünler imal ederken, zaman içinde silah üretimine de başlamıştı.
Önceleri pek dikkat çekmeyen, hevesli ama amatör ve mühendislik bilgisinden mahrum bir maceraperestin hayali olarak görülüyordu...
Yıllar geçtikte hayal gerçeğe dönüştü.

Boş Tabut


BOŞ TABUT

Kutül Amare gündeme getirilince Halil Kut Paşamız aklımıza gelmişti...
BAE Dışişleri Bakanı vesilesiyle Fahreddin Paşamızı sahiplendik!
Gelin bugün de diğer bir kahramanımızı ya edelim... Birilerinin iftirasını beklemeden, birilerinin gündeme getirmesinin yolunu gözlemeden...
Nuri Paşa...
Enver Paşa’nın kardeşi, Halil Kut Paşa’nın yeğeni...