Torunlar Ecdada Aç


TORUNLAR ECDADA AÇ

Geçtiğimiz gün Hanönü ve Taşköprü’deydik...
Ensar Vakfı Kastamonu Şube Başkanı Abdullah Yılmaz ağabeyimin daveti üzerine “Ensar Vakfı Kastamonu Şubesi Şeyh Şaban-ı Veli Kültür Merkezi” projesi kapsamındaki seminerlerin (daha doğrusu konferansların) açılışını Hanönü ilçemizde yaptık...
Şeyh Şaban-ı Veli’yi anlattık. Yaman Dede, Müfessir-i Alaaddin, Seyfi Dede, Seyyid SünnEti, Şeyh Ahmed Siyahi ve diğer manevi mimarlarımızı...


Abdullah Yılmaz, selamlama konuşması esnasında “aranızda Şaban isminde bir öğrencimiz var mı?” diye sordu... Salonda kahkaha tufanı eşliğinde, mahcup bir şekilde kalkan el, belli ki Kemal Sunal tiplemesinin mağduru binlerce Şabandan birisiydi! Ve “Bugün burada Şaban-ı Veli Hazretlerini anlatmak için bulunuyoruz. Senin “Şaban” isminden dolayı sana bir yıllık öğrenci bursu veriyoruz Ensar Vakfı olarak.” Dedi Abdullah Yılmaz. Salonda bir alkış tufanı...
Ardından ben fakir çıktım sahneye ve Şaban-ı Veli Hazretleri başta olmak üzere, dilim döndüğünce manevi mimarlarımızı anlatmaya çalıştım... Şaban isminin faziletinden ve güzelliğinden bahsettim. Ardından ben de “Şaban kardeşime elimde bulunan tüm kitaplarımdan imzalı olarak hediye ediyorum.” Diyerek hem cismini hem de ismini taltif etmeye çalıştım...
Konferansın ardından günün adamı “Şaban” oldu. Ve eminim gün boyunca Hanönü’ndeki tüm öğrenciler “Şaban”ı konuştu, “Şaban” ismine gıpta etti...
Peki ertesi gün?
Büyük ihtimal Şaban, yine Kemal Sunal’ın mağduru olmaya devam edecek...
Ardından Taşköprü ilçemize geçtik...
Fahreddin Paşa dedik...
Deli Halit’i, Halil Kut’u, Nuri Killigil’i, Enver Paşa’yı, Hüsamettin Çoban’ı, Kemalettin İsmail’i, Baltacı Mehmet’i, Hasan Rıza Paşa’yı, Mirliva Sadık Paşa’yı ve diğer kahramanlarımızı da yad ettik...
Çocuklarından gözlerinden yüreğime dolan feryatlarda ecdada açlık akıyordu!
Ecdada hasret...
Ecdada özlem...
BAE’nin bir kukla bakanının iftirasına Cumhurbaşkanımızın vurduğu şamarla farkına vardık Fahreddin Paşa’nın... Ve dün anladım ki, Fahreddin Paşaları, Şeyh Şaban-ı Velileri geleceğimizin teminatı gençlerimizin yüreğine yerleştirmek öyle Kaf Dağına uzanmak kadar zor bir mesele değil...
Gençlerimiz bekliyor...
Anlatılsın istiyorlar, öğretilsin ve sevdirilsin...
Suçu eğitim sistemine atarak, müfredata geri pas vererek üzerimizden atamayız! Çünkü bu mesuliyet bizim omuzlarımızda...
Her iki konferansta da gençler bitmesini istemedi. Her iki konferansta da sözü iki sefer uzatmak zorunda kaldık gençlerin isteği üzerine...
Ve söz almadan bırakmadılar, bir daha geleceğimize dair...
Keşke o konferansların ardından Şeyh Şaban-ı Veli’yi anlatan, Fahreddin Paşa’yı anlatan kitaplar da dağıtabilseydik bu gençlere... Eminim o kitapları o gece hatmederlerdi...
2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti Kastamonu...
2018 yılı içinde onlarca, yüzlerce konferanslar verilecek, yüzlerce, binlerce büyüğümüz ve değerimiz anlatılacak... Sadece bir kaç saatlik sunumlarla suya yazılan destanlara değil, kitaplarla ölümsüz ve geleceğe aktarılan eserlere dönüştürelim değerlerimizi...
Ne dersiniz?...   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.