SAVAŞ
PAZARINI ALTINA SATMAM
Yıl
1223...
Karadeniz’in
kuzeyinde Moğol fırtınası tüm hayatı alt üst ediyor. Mısır, Suriye, Antalya,
Alanya’dan yola çıkan tüccarların Rus diyarına uzandığı kapı Sinop ve Samsun...
Bu limanlardan Suğdak, Kefe ve kerç limanlarına giden tüccar gemileri bir
süredir huzursuz... Suğdak ve Kefe diyarındaki Moğal istilaları, Trabzon
diyarındaki Rumları da şımartmış. Karadeniz’deki Selçuklu güvencesinde bulunan
ticari gemilere saldırıp yağma yapıyorlar. Durum Sultan Alaaddin Keykubad’a arz
edilince; derhal duruma el konuluyor.
Selçuklu
ordusunun kudretli kumandanlarından Hüsamettin Çoban Bey, Suğdak Seferi için
görevlendiriliyor. Bu Selçuklu Devleti’nin aynı zamanda ilk deniz aşırı seferi!
Hüsamettin
Çoban Bey kumandasında, Sinop’tan yola Selçuklu donanmasının Suğdak kıyılarında
görünmesiyle şehirde büyük bir panik başlar... Denizin üzerinde gemiden ve
yelkenden tepeler meydana gelmiş, kudretli Selçuklu donanmasının heybeti bütün
şehri korku seline salmıştır.
Hemen bir barış elçi heyeti kurulur. Heyetin
başına güngörmüş, ağzı laf yapan, feleğin çemberinden geçmiş birisini
getirirler.
Selçuklu
donanması kıyıya yaklaşır yaklaşmaz, elde beyaz bayrakla Hüsameddin Çoban
Bey’in huzuruna çıkar heyet. Heyetin başkanı başlar konuşmaya;
“Biz
Selçuklu Sultanı’ nın kullarıyız. Onun büyük bir orduyu buraya göndermesinin
sebebini bilmiyoruz. Eğer vergi vermekte ihmalkar davrandıysak, onu telafi
edelim. Buraya kadar getirmiş olduğunuz ordunun masrafı olarak 50 bin dinar
ödeyelim. Eğer Rus tarafına gitmek
istiyorsanız; selvi boylu yiğitlerimizi seçip size gönderelim de onlar,
askerlikte ve kullukta görevlerini yapıp Sultanımızın düşmanlarına kılıç
sallasınlar.”
Daha
da konuşacaktır Suğdak elçisi. Ama Hüsameddin Çoban Bey bir el hareketiyle
susturur ve tarihe Türk- İslam devlet geleneğinin bir nişanesini yazdıran şu
cevabı verir;
“Ben
bu koca orduyu buraya savaş pazarını altın karşılığından satmak için çekmedim.
Her gelen habercinin boş sözlerine, masallarına kanarak işimden vazgeçmem.
Devletimizin ferman halkasının dışına çıkanların karı, esaret ve düşkünlük
boyunduruğu olacaktır.”
Moğol
gelince şımaran, Selçuklu güvencesindeki tüccarları yağmalayanların parayla,
rüşvetle affedilemeyeceğini ilan eder ve Suğdak’ı Selçuklu şehri yapar.
Bölgedeki
diğer isyankar ve yağmacıları da tepeleyerek Selçuklu tarihindeki ilk deniz
aşırı seferi zaferle taçlandırıp ganimetlerle süsleyerek Sinop limanına varır.
Tüm
Anadolu gıptayla, hayranlıkla, takdirle ve sevinçle karşılar Hüsameddin Çoban
Bey’i...
Evliyalar,
şühedalar, kahramanlar diyarı Kastamonu’nun sayısız kahramanlık hikayesinden
birisi olarak tarihin altın sayfaları arasında yerini alır Hüsameddin Çoban
Bey’in Suğdak elçisine verdiği cevap...
Bize
de bu kahramanlığı yazmak düşer...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.