BALTACI


BALTACI

Kastamonu Vilayeti’ nin Osmancık Kasabasının küçük bir köyünden çıkıp İstanbul’ a gelen bir köylü genci ile Litvanya’ nın Kurland köyünden çıkıp bir papazın metresi olarak hayata atılan bir kadının kaderi aynı çizgide yükseldi…
Köylü Mehmet, baltacılıktan Osmanlı Sadrazamı Mehmet paşalığa yükselirken; Martha isimli genç kız da Marienburg şehrinde bir papazın metresi iken Rus Çarı Deli Petro’ nun gözde sevgilisi Katerina olmuştu. Kader çizgisi daima yükselen bu iki insanı Prut Nehri karşı karşıya getirdiğinde; birisi ikbalin zirvesine doğru tırmanmaya devam ederken, diğeri de ulaştığı en yüksek zirveden hızla yere düşüyordu.
Tamamen tarihi belgelere dayanan bu roman, Baltacı & Katerina ilişkisindeki tüm gerçekleri de gözler önüne seriyor. Şimdiye kadar Baltacı ile Katerina hakkında okuduğunuz tüm romanları bir kenara bırakın! Tarihin bu iki şahsiyeti hakkındaki tüm gerçekler bu roman ile hayat buluyor! Hayale, iftiraya, kurguya, asparagasa sığınmayan, tarihi belge ve bilgilerin ışığından sapmayan bir çizgide kaleme alınan Baltacı romanı ile bildiğinizi sandığınız birçok şeyi bilmediğinizi idrak edecek, Baltacı Mehmet Paşa ve Katerina’ yı daha yakından tanıyacaksınız!




Yüz bin kişilik bir ordunun başında Rusya kuşatmasını gerçekleştiren Baltacı Mehmed
Paşa ile Rus Çarı 1. Petro'nun karısı Katerina arasında geçtiği söylenen Çadır Buluşması
bugün hâlâ pek çok zihni kışkırtır, meşgul eder. Dönemin Doğulu Batılı hiçbir tarihçisinin
doğrulamadığı, hemen hiçbir kronikte yer almayan, 19. yüzyıldan itibaren uydurulan bu
mitosun iç yüzünü, Baltacı gibi yetkin, çok iyi yetişmiş, Deniz Kuvvetler'inden gelen
büyük devlet adamının kişiliğini, yaptıklarını, başarılarını; Osmanlı-Rus savaşının hemen
bütün ayrıntılarını ve sonrasını, belgelere, sağlam tarihsel kaynaklara dayanarak anlatan
Erdal Arslan'ı, bu güzelim anlatısından dolayı yürekten kutluyorum.

Arslan'ın bu nitelikli romanından bir kez daha öğreniyoruz ki, Baltacı ile Katerina o çadırda asla buluşmadılar. Böyle bir olay yaşanmadı. Baltacı o sıralar seksen iki yaşındaydı. Katerina ise o çadıra hiç gelmedi. Zaten altınlarına da ihtiyacı yoktu. Sadaret kethüdasının ve diğer saray bürokratlarının alıkoydukları altın ve paraların kiri ne yazık ki Baltacı'nın o temiz kişiliğini lekeledi. İktidarın çürütücü ve kıyasıya birbirinin canına-
kanına giren acımasızlığı, O'nu midilli ve Limni adasına fırlattı.

Arslan'ın romanında büyükelçi olarak gördüğümüz, gerçekte romancı Tolstoy'un büyük
büyük dedesi olan o ilginç kişilik gibi daha nice tarihsel şahsiyetle karşılaşacaksınız...
Roman ile tarihin gerilimli ilişkisinden yüz akıyla çıkabilmiş bir roman Baltacı...

Sadık Yalsızuçanlar












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.