BİR EV HANIMININ GÜNLÜĞÜ
Çalışan kadın mı arıyorsunuz? Ev hanımlarına bakın!
Sosyal huzur mu arıyorsunuz, ev hanımlarının huzurunu inşa edin!
Geleceği emanet edebileceğiniz bir nesil mi istiyorsunuz, ev hanımlarının korkularını yenin!
Aile kalesinin surlarındaki gedikleri kapatmak mı istiyorsunuz, ev hanımına yapıştırdığınız “işsiz” etiketini kaldırın!
Çalışan kadınlara sağlanan ayrıcalık, imkan ve statüleri ev hanımlarına sağlayın! Evi terki değil evi sahiplenmeyi popüler yapın!
Bunun yolu “ev hanımlığını” bir meslek ve iş olarak görmekten ve sosyal güvenceye kavuşturup emeğinin karşılığını vermekten geçer!
Çalışan kadına verilen değerin “ev hanımı” olarak adlandırılan ve aileyi inşa edip koruyan annelerimize, eşlerimize de verildiği gün; Türk milletinin en kuvvetli kalesindeki gedikleri kapatmaya başladığımız gün olacaktır!
Sabah ezanıyla başlar mesaisi...
Çocuklarını o tatlı uykularından uyandırıp sabahın nurundan
nasiplenmeleri için bin bir dil döker her sabah...
Herkes namazın ardından tekrar yatağına koşarken evde, O
mutfağın yolunu tutar...
Kahvaltı sofrası hazır olduğunda, ev ahalisini bir kez daha
kaldırır...
Kocası işin, çocukları okulun yolunu tuttuğunda; yarım
saatlik bir keyif arası verir kendine...
Ardından evin temizliği başlar. O bitmeden öğle vakti
yaklaşır. Tekrar mutfağın yolunu tutar. Yemekler hazırlanır ve evin reisi (!)
gelir. Yemeğin ardından karşılıklı keyif kahvesi içilir. Ve adam tekrar işe
giderken evin hanımı da mutfağı toparlayıp kalan temizlik işini tamamlar.
Bir kaç saatlik zaman dilimi vardır kendine ayırabildiği...
Haftanın bir günü arkadaşlarıyla oturma yapar, diğer günlerin tamamında o bir
kaç saatlik zaman dilimi evin ihtiyaçlarını almak için çarşı pazarda geçer...
İkindi vakti çocuklar gelir okuldan. Çocuklara atıştırmalık
hazırlanmış ve önlerine servis edilmiştir her daim... Sonra ödevler yapılır
çocuklarla beraber...
Ve çocukların babası gelir bu esnada... Elindeki çantayı,
sırtındaki ceketi rastgele atıp uzanır televizyon karşısındaki koltuğa... O
günün yorgunluğunu atarken üstünden, evin hanımı tekrar mutfağa girer. Akşam
yemeği mesaisini de başarıyla tamamladıktan sonra yemek sofrası hazırdır. Tüm
aile bir arada akşam yemeği yenir. Ardından tavşan kanı çayı koyar evin hanımı.
İşten gelen yorgun kocasına çayın ardından meyve tabağını hazırlar... Bu esnada
çocuklar da odalarına çekilmiş ya ödev yapıyordur ya bir sonraki gün olacakları
imtihana hazırlanıyordur ya da bilgisayarda oyun oynuyordur. Çocukların
planlaması evin hanımına aittir. Ne zaman ders yapılacak, ne zaman oyun
oynanacak, ne zaman kitap okunacak ve ne zaman yatılacak? Evin hanımı belirler
tüm bunları ve elbette takibini de yapar...
Çocukları ve eşi yattıktan sonra, oturma odasını kontrol
etmek, mutfakta bulaşık kalmışsa temizlemek, banyo ve tuvaleti kontrol etmek
gibi mutat işlerin ardından ışıkları en son evin hanımı kapatır!
Çocuklardan birisi ya da eşi hastaysa, gece defalarca kez
uykusunu böler ve hastayı kontrol eder evin hanımı... Yani uykuda bile mesaisi
devam eder...
.......
Bir de çalışan(!) kadınlarımız vardır!
Öğretmen, hemşire, doktor, memur, işçi, esnaf, vs...
Ev hanımını yan gelip yatıyor algısı oluşturan bu “çalışan
kadın” tabiri de ne oluyor?
Türk milletinin en güçlü ve avantajlı değerlerinden birisi
hatta birincisi AİLE YAPISI... Aile yapısının temel direği de evin hanımı!
Herhangi bir sektörde çalışan kadınlara zerre sözüm yok,
gündüz el emrinde akşam ve hafta sonu evinde çalışıyor! Bir koltuğa iki karpuzu
sığdırmak için uğraşıyor!
Ancak ev hanımı sıfatı taşıyan ailenin temel direğine neden “işsiz”
muamelesi yapılıyor, bunu anlamıyorum!
Ev hanımlığı da bir iştir hem de en önemli, en kutsal ve en
etkili iştir!
Evin hanımı ne kadar kültürlü, bilgili ve özgüvenliyse; o
evin çocukları da o kadar kültürlü, bilgili ve özgüvenli olmaz mı?
Ev hanımı bir annedir, bir eştir...
Ev hanımı ekonomi bilmek zorundadır, aile bütçesini dengede
tutabilmek için...
Ev hanımı sosyoloji bilmek zorundadır, eşinin ve
çocuklarının dert, sorun ve hüzünlerinde sığınılacak, başvurulacak sağlam bir
kaya olabilmek için...
Evin hanımı siyaset bilmek zorundadır, çocukları ve eşi
arasında arabulucu olabilmek için...
Evin hanımı öğretmendir diplomasız, çocukları eğitim –
öğretim hayatına merhaba dediği andan itibaren en az 3 sene ilk öğretmendir!
Hele ki bir de tahsili varsa, üstüne de okuma alışkanlığı kazanmışsa,
üniversitede bile çocuklarının başvuru kaynağı olmaya devam eder.
Çalışan kadın mı arıyorsunuz? Ev hanımlarına bakın!
Sosyal huzur mu arıyorsunuz, ev hanımlarının huzurunu inşa
edin!
Geleceği emanet edebileceğiniz bir nesil mi istiyorsunuz, ev
hanımlarının korkularını yenin!
Aile kalesinin surlarındaki gedikleri kapatmak mı
istiyorsunuz, ev hanımına yapıştırdığınız “işsiz” etiketini kaldırın!
Çalışan kadınlara sağlanan ayrıcalık, imkan ve statüleri ev
hanımlarına sağlayın! Evi terki değil evi sahiplenmeyi popüler yapın!
Bunun yolu “ev hanımlığını” bir meslek ve iş olarak
görmekten ve sosyal güvenceye kavuşturup emeğinin karşılığını vermekten geçer!
Çalışan kadına verilen değerin “ev hanımı” olarak
adlandırılan ve aileyi inşa edip koruyan annelerimize, eşlerimize de verildiği
gün; Türk milletinin en kuvvetli kalesindeki gedikleri kapatmaya başladığımız
gün olacaktır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.