TASARRUF VE YEREL BASIN
Bir gazetenin yıllık masrafının (!) bir-iki düzine fotokopi kağıdı, bir çift ayakkabı, bir arabanın tek seferlik benzin deposu, bir yazıcı toneri, bir arabanın yarım lastiği kadar ettiği aklıma geliyor. Günlük olarak masrafı ise kıyas etmeye kalktığımda yüzümde acı bir tebessüm oluşuyor; yarım simit, çeyrek bardak çay, bir fincan kahvenin telvesi ve belki birkaç insana okuma hevesi…
Tasarruf ve gazeteyi yan yana getirmeye çalışıyorum… Acı acı gülüyorum!
Tasarruf; Arapça bir kelime. Dilimizin vazgeçilmezlerinden
birisi halini almış, bin yıllık bir hamurun bizden biri haline getirdiği
binlerce kelimeden birisi…
Toplumsal hayatın en önemli ekonomik dinamiklerinden
birisinin simgesi…
Ferit Devellioğlu’nun “Osmanlıca – Türkçe Ansiklopedik Lügat”
ında 1036’ncı sayfada yer alıyor. Bizim değindiğimiz husustaki anlamı; “idare
ile kullanma, tutum, ekonomi. Bir de “para veya mal artırma/artırılma manası da
taşıyor.
Sarf kelimesinden türemiş bir isim. Sarf ne demek? 920’nci
sayfayı açıyoruz hemen. “Harcama, masraf etme, gider” manalarını görüyoruz.
Kelime yolculuğuna çıkmaya kalkarsak, yolun uzun olacağını
görüp sarf, seref, israf, müsrif, masraf gibi akrabalara sadece selam verip
geçmenin gerektiğine karar verip tasarruf kelimesine tekrar odaklanıyoruz…
Yani tutumlu olmaya, masrafları kısmaya, israftan kaçınmaya,
müsriflikten uzak durmaya…
Ve bu yazıyı yazdığım bilgisayarın yanına konuşlandığı
binden fazla kitabı omuzlayan 15 gözlü kitaplığa gözüm gidiyor.
Tasarruf kelimesiyle kitabı, gazeteyi, dergiyi yani okumayı
yan yana getirmeye çalışıyorum. Birbirlerinden olanca hızla uzaklaşıyorlar…
Kitaplığın en üst kısmında yerel gazetelere ilişiyor gözüm;
aklım 1867’lere, 1919’lara, 1935’lere uzanıyor…
Kastamonu belleğinin en önemli lokomotiflerini görüyorum; Kastamonu
Vilayet Gazetesi, Açıksöz, Doğrusöz, Yeşil Ilgaz, Zafer ve onlarcası…
Son bir buçuk asırlık Kastamonu belleğinin temel taşlarının
hepsinde de mahalli basını görüyorum…
Kitaplığımdaki Kastamonu ile ilgili onlarca kitapta mahalli
basın kaynakçasını okuyorum. Hatta kendi yazdığım “Mehmet Akif’in Kastamonu Günlerini”
anlatan kitapta Açıksöz Gazetesi’nin sayfaları arasında geziniyorum adeta…
Ve tekrar bugüne uzanıyorum… Ardından bir asır sonrasını
düşünüyorum. Kastamonu belleğinin milenyumdaki ilk adımları için
araştırmacıların, akademisyenlerin, tarihçilerin, şehircilerin,
edebiyatçıların, ekonomistlerin, siyasetçilerin, bürokratların, meraklıların
ilk adreslerinin bugün ÇALIŞAN GAZETECİ neferlerinin ürettiği gazetelerin
sayfaları olduğunu görüyorum…
Bir gazetenin yıllık masrafının (!) bir-iki düzine fotokopi
kağıdı, bir çift ayakkabı, bir arabanın tek seferlik benzin deposu, bir yazıcı
toneri, bir arabanın yarım lastiği kadar ettiği aklıma geliyor. Günlük olarak
masrafı ise kıyas etmeye kalktığımda yüzümde acı bir tebessüm oluşuyor; yarım
simit, çeyrek bardak çay, bir fincan kahvenin telvesi ve belki birkaç insana
okuma hevesi…
Tasarruf ve gazeteyi yan yana getirmeye çalışıyorum… Acı acı
gülüyorum!
KASTAMONU BASINIMIZIN ÇALIŞAN GAZETECİLERİ…
Gününüz kutlu olsun!
ERDAL ARSLAN
maalesef ortada artık gazete de yok, dolayısıyla gazeteci de... heryer peçeteci kaynıyor... düşündüğünü, dilediğini, yazması gerekeni yazamayana gazeteci değil peçetecei derler... gazeteci güzellemeci değil halkın sorunlarını hiç bir güçten ve sahte kudretten çekinmeden yazabilen adamdır... gazeteci adamdır ama onun bunun değil ideallerinin adamıdır... teşekkürler yazın ile bu ufku açtığın için üstad
YanıtlaSil