Gezi Parkı bahanesi eşliğinde
Taksim’i Tahrir yapma sevdasının şekillendirdiği eylemlerde son zirveyi ana
muhalefetimiz yaptı.
Gurur duyalım!
Hollanda Başbakanı Rutte’ye ve
Almanya Başbakanı Merkel’e yazılan mektuplar Siyasi Tarihimize altın harflerle
yazılacaktır! Kendi ülkesinin hükümetini ve yakın zamanda yapılacak olan
seçimlerdeki en büyük rakibini dış
ülkelere şikayet etme, dış ülkelerden yardım isteme cinliği için kutluyorum
kendilerini!
Seçimlerin Hollanda ve Almanya’da
yapılmayacağını, sandığa Türk Milleti’nin gideceğini ve özgür iradesiyle oyunu
kullanacağını birileri umarım kendilerine hatırlatır.
Ben bu hafta köşemi manifesto
niteliğindeki mektuplara devretmek istiyorum. Gelecek nesillerin ders
kitaplarında bile işleyeceği böylesine muazzam(!), özgürlükçü(!), demokrasi
yüklü(!), insan hak ve hürriyetleri sevdasıyla(!) yazılmış mektuplar her zaman
bulunmuyor.
Hollanda Başbakanı’na yazılan mektup:
“Sayın Başbakan Rutte,
Türkiye’nin genç nesli
Gezi Parkında Türk demokrasisinin geleceği, temel hak ve özgürlükler ve insan
onuru için umut ve ilham verici yeni bir dönem başlatmıştır. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak gençliğin ve onların yanında yer alanların daha güzel bir
Türkiye için olan talep ve vizyonlarını paylaşıyor ve destekliyoruz. Biliyoruz
ki bunlar, Avrupa Birliğinin de temsil ettiği ve savunduğu değer ve ilkelerdir.
Ülkemizdeki gelişmelere ilişkin
Hükümetinizin tepkisini anlıyorum. Aynı
endişeleri ben de taşıyor ve ortamın sakinleşmesi için her türlü çabayı
gösteriyorum. Aynı zamanda, Türk Hükümetini, bir hukuk devleti olarak
demokratik normlarla uyumlu davranmaya davet ediyorum.
Ancak Türk Hükümetine yönelik yapılan eleştiriler ile
Türkiye’nin AB üyelik sürecinin farklı hususlar olarak ele alınmasının gerekli
olduğunu düşünüyorum. AB’nin Türkiye’ye böyle bir zamandaki mesajının, üyelik
müzakerelerinin daha da yavaşlatılması doğrultusunda olmamalıdır. Çünkü bu
sadece Türkiye’deki demokrasi ve AB karşıtları ile Avrupa’daki Türkiye karşıtı
çevrelerin işine yarayacaktır. Oysa AB, Gezi
Parkı eylemcilerine sahip çıkmalı, Türk demokrasisinin güçlenmesine ve
farklı hayat tarzlarına saygı gösterilmesine destek olmalıdır.
İşte bundan dolayı, Sayın Başbakan, katılım müzakerelerinde,
AB’nin yeni fasıllar açmasına yönelik katkınızı bekliyorum. Hollanda her zaman
Batı Uygarlığının yüksek değerleri için sürekli bir umut ışığı teşkil etmiştir.
Zaman, Türkiye’de demokrasinin yükselişi için gösterilen çabalara destek verme
zamanıdır.
Saygılarımla,”
Ve Almanya Başbakanı Merkel’e yazılan
mektup:
“Sayın Şansölye,
İstanbul Gezi Parkında genç neslin demokrasi, temel hak ve özgürlükler ve
insan onuruna saygı için başlattığı hareket, bir umut ve ilham kaynağıdır. Avrupa’yla paylaştığımız bu değerler, AB ve özellikle Almanya tarafından
desteklenmesi ve teşvik edilmesi hayati önem taşımaktadır.
Son yıllarda demokrasi, özgürlük
ve insan hakları bağlamında giderek gerileyen ve kötüleşen duruma verdiğiniz tepkiler yerindedir. Bu eleştirilerin AKP Hükümeti üzerinde
mutlaka bir etkisi olacaktır, ancak AKP’ye yöneltilen bu eleştirilerin,
Türkiye’nin AB ile bağlarını, bilhassa AB’ne katılım müzakerelerini
yavaşlatması veya askıya alınmasını, bundan da ötesine geçerek, Türkiye’nin
AB’ne üye olamayacağı yönünde bir tutum içerisine girilmesi haksız, yersiz ve
yanlış bir yaklaşım olacaktır. Buna da ilaveten, Türkiye’nin demokratik
temelini güçlendirecek yeni ve önemli fasılların açılması Türk Halkının AB ile
bağını yenileyecektir.
Bu anlamda Türk halkına yönelik
mesajlarınız şu hususlara değinmelidir:
1.
Türk gençliğine, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarına ve Türkiye kökenli
Alman Vatandaşlarına verilmesi gereken en önemli mesaj; Türkiye’nin dostu
Almanya’nın, AKP Hükümetinin baskıcı ve dayatmacı tutumuna karşı olduğu.
2. Meydan okumaların (challenge) diyalog ve demokratik yollardan çözüme
kavuşması gerektiğini.
3. Almanya’nın, Türkiye’yi Avro-Atlantik Camiasında laik ve demokratik bir
üyesi olarak görmek istediğini.
4. Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinin öngörüldüğü şekilde sürmesi
gerektiğini.
Bu yönde yapacağınız bir açıklama
ve girişim sadece Türkiye-Almanya değil, aynı zamanda Türkiye-Avrupa
ilişkilerine de çok önemli ve tarihi bir katkısı olacaktır.”
Bu arada, mektupların ucunu
yakmayı unutmamışsınızdır umarım!
Sizi ayakta alkışlıyorum!
Türkiye siyaset tarihi ve CHP
tarihi sizi unutmayacak, emin olun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.