SAMİ ÇELİK
Son yıllarda televizyonlarımızda kaliteli tarih
programların sayısında büyük bir artış var…
Daha 39,5 fırın ekmek yememiz gereken tarih
alanında müdavimi olduğumuz tartışma, belgesel ve haber programları sayesinde
ufkumuz genişliyor, cehaletimiz ve ne kadar az şey bildiğimiz kendisini
gösteriyor!
Geçtiğimiz günlerde müdavimi olduğum tarih
programlarından birisinde de cehaletimizi ve umursamazlığımızı, ilgisizliğimizi
bir kez daha kavradım…
Bu sefer sadece şahsi değil toplumsal
ilgisizliğimizi de gördüm!
Kanal 24’de yayınlanan “Tarihçe” programı…
Ahmet Kekeç, Prof. Dr. Nevin Ateş ve Mustafa
Armağan gibi üç güçlü ismin forse ettiği programda Mustafa Kemal’in Anadolu’ya
geçişi, Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan yenilikler, inkılaplar ve icraatlar
ile siyasi hareketler üzerinde konuşuluyordu…
Bir ara Ahmet Kekeç: “Kazım Karabekir’in hiç
bilinmeyen kitapları, anıları ve yazılarını Sami Çelik kardeşim Türkiye
kamuoyunun dikkatine sundu” ifadesini kullandı…
Bu isim bana hiç yabancı gelmemişti! Daha 22
yaşında bir genç iken 1990 yılında Emre Yayınlarını kurarak, Türkiye’nin en
genç yayıncısı olduğuna vurgu yaptığında, bizim köşeli jeton da düşmüş oldu!
Ahmet Kekeç’in Sami Çelik demesiyle beraber Mustafa
Armağan da, bu isimden övgü dolu sözlerle bahsetti… “Türkiye yakın tarihine en
büyük katkıyı sağlayanlardan birisi olduğunu” söyledi Sami Çelik’in…
Özellikle hiç kimsenin o güne kadar cesaret
edemediği; Kazım Karabekir’in kitaplarını yayınlama faaliyeti üzerinde duruldu…
Tartışılamayan, eleştirilemeyen,
sorgulanamayan yakın tarihimizin tabularını Emre Yayınları bünyesinde peş peşe
çıkan kitaplarla yıkan adam olduğu gözler önüne serildi…
Bir Kastamonulu olarak hem gururla, hem
keyifle izledim Tarihçe programını… Gerçi Sami Çelik ismi geçmesine rağmen bir
kez bile Kastamonu’dan bahsedilmedi ama ben Sami Çelik isminin Kastamonu ile
nasıl bütünleştiğini yakinen bilenlerdenim…
Bütün ticari realiteleri bir kenara itip
Kastamonu’da kitap mağazacılığı kültürünün temelini attığı günlere yakinen
şahidim…
Hani şu Defterdarlık karşısındaki Truva Kitap
Mağazası var ya…
İşte o mağazayı Kastamonu’ya açan adam Sami Çelik…
Hani hep büyülü camın ardından seyrettiğimiz,
ülkenin büyük gazetelerinin köşelerinde resimlerini gördüğümüz İclal Aydın,
Kadir Çelik, Banu Avar, Mehmet Coşkundeniz gibi onlarca ismi Kastamonu okuruyla
buluşturan adam Sami Çelik…
Sami Çelik’in yayın hayatı da maceralı bir
hayat…
Daha 22 yaşındayken Emre Yayınlarını kuruyor…
Kimsenin cesaret edemediği bir alana giriyor;
Kazım Karabekir’in kitaplarını yayınlayarak…
Yakın dönem ile ilgili yayınladığı bir
kitaptan ötürü savcı karşısına çıkıyor… Basın savcısının bile “bu davadan bir
şey çıkmaz” dediği davada mahkum oluyor… Cezası erteleniyor ve dosya kapanıyor…
Askerli vazifesini yaparken, 5 arkadaşı şehit
düşüyor… Bunun üzerine askerlik anılarını kitaplaştırarak yayınlıyor…
2005 yılında Kastamonu Truva şubesini açıyor…
O yıldan bu yana onlarca önemli ismi Kastamonu
okuru ile buluşturuyor…
Ve bu güne kadar binin üzerinde kitabı Türkiye
okuruyla buluşturuyor…
1968 yılında Kastamonu’da doğan Sami Çelik,
henüz 1 yaşındayken ailesi ile birlikte İstanbul’a gitti… Ama Kastamonu’yu
unutmadı!
Kastamonu ve Kastamonuludan köşe bucak
kaçanlara inat, ayağının birisini bu memlekete çiviledi Truva Kitap Mağazası
ile…
Kanal 24’ ün “Tarihçe” programında, Ahmet Kekeç
ve Mustafa Armağan gibi iki önemli ismin övgü dolu sözleri olmasaydı, bu yazının
sahibinin aklına gelir miydi Sami Çelik?!
Bizim değerlerimizi başkaları anınca aklımız
başımıza geliyor ne yazık ki!
Yayıncılık hayatında başarılarının artarak
devamı dileğiyle…
Kastamonu ve Türkiye adına teşekkürler Sami
Çelik…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.