Bir Öğretmen Neyi Değiştirir?


İnsan dediğiniz varlık, şekil verilmemiş bir hamur olarak “merhaba” der dünyaya…
Önce “anne”dir adı onu hayata adapte ede melek…
Ardından “baba”dır bu dünyadaki en büyük dayanağı…
Ve “öğretmen” olur nihayetinde hamuru son şekillendiren ustanın adı…


İstisnasız bütün insanoğlu bu sac ayağının genelde hepsi, kısmen ikisi ve nadiren de birisi eliyle kimlik sahibi olmuştur…
Anne ve baba karakterleri ömür boyu kimliğimizin yanındaki referanslar olarak durur da, ilkokul öğretmenimizin dışındaki eğitim neferleri genelde unutulur gider…
İlkokul öğretmenimizi kadronun değişmezi yapan da bize ilk şekil veren öğretmen olmasından kaynaklanır…
Aslında hayatımızı şekillendiren, geleceğimize – biz farkında olmadan - yön veren insanlar kanımızın deli dolu aktığı dönemlerde gizlemiştir kendisini…
Saraylı Kara Mehmet’in oğlu Erdal’ı Yunus Mürebbi yapan ustalar da kanının delicesine çağladığı dönemlerde gizliydi…
Yıl 1984…
Azdavay İmam – Hatip Lisesi Orta kısmındaki bir öğrenci ömründe ilk kez bir öğretmeninden hediye alıyordu…
Sibel Köksal; Türkçe öğretmeni…
Küçük bir defter…
Dışı siyah deri kaplı, içi bembeyaz sayfalar dolu…
Ve ilk sayfasında defterin Sibel Köksal imzasıyla üç satıra yayılmış bir tek cümle:
“Güzel yazılarını bu defterde derlersen sevinirim.”
Doğrusu ilk kez birisi “güzel yazdığımı” söylüyordu… Ve o birisi Türkçe öğretmenimdi…
Aradan yıllar geçti…
Sibel Köksal hocamın tayini çıkmış, memleketin başka yörelerindeki farkında olmadığı yeteneğini keşfetmek için bir rehber arayan diğer yeni nesilleri şekillendirmeye gitmişti…
Ve 1986…
Çocukluk ve oyun döneminin nihayete erdiği,
Kanın gerçek manada delicesine damarlarda dolaştığı gençlik çağı…
Ve bir “siyer” dersi…
Yani Peygamber Efendimiz’in hayatını anlatan meslek dersi…
Konu; Uhud Savaşı…
Hasan Yavuz hoca, büyük sahabe Mus’ab bin Umeyr’in destansı savaşını ve yürekleri dağlayan şehadetini anlatıyor…
Ve sınıfta gözlerinden yaş süzülmeyen bir tek kişi kalmıyor…
O günkü dersin ardından aldığım bir karar:
“İleride evlenip çoluk çocuğa karışırsam, ilk oğlumun adını Mus’ab koyacağım.”
….
Ve yıl 2012…
Yüce Mevla’nın izni ve lütfuyla 6’ıncı kitabıma Yunus Mürebbi mahlası altında imza atmış bir yazar adayıyım…
Büyük oğlumun adı da Mehmet Mus’ab…
Bir öğretmen neyi değiştirir?
Dönemin Maliye Bakanı Hasan Fehmi Ataç , TBMM’de Mustafa Kemal Atatürk’e sorar
“Paşam; vekil maaşlarını düzenleyeceğiz, ne kadar verelim?”
" Öğretmen maaşlarını geçmesin."
Ve Hz. Ali (R.A.)’ nın eğitim neferleri ile ilgi meşhur vecizesi:
“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.”
Evliya – enbiya – şüheda şehri Kastamonu’ya 25 yıl sonra tekrar hoş geldin Hasan Yavuz Hocam…

25.05.2012