ŞAİR OLACAĞIM

ŞAİR OLACAĞIM


Hastanenin ilaç kokulu koridorlarının yan yana dizdiği odalardan birisi…

Demir iskeletlerin soğukluğunu gidermeye çalışan beyaz çarşaf, yastık ve nevresime inat

kahverengi elbisesiyle çıbanbaşı olmaya aday battaniyenin örttüğü bir kadın yatakta…

Henüz on iki yaşlarında bir çocuk, yatağın hemen yanı başında tahta sandalyede…

On iki yaşındaki çocuk hastaneye annesini ziyarete gelmiştir…


Annesinin yatağının üzerinde bir defter dikkatini çeker…

Deftere attığı bakışlarla sorar annesine:

“bu neyin nesi?”

Küçük oğlunun bakışlarındaki merakı gören anne, gözlerdeki sorunun dile düşmesine fırsat

kalmadan cevabını verir:

“Bu defter bitişik odada yatan verem hastası kıza ait oğlum… Onun şiirleri var bu defterde…”

Bir müddet odaya sessizlik hakim olur… Anne veremli kızın şiir defterinde, hasret ve özlemin

fısıltısıyla gezdirirken ellerini derin bir iç çeker ve vasiyet gibi bir cümle sarfeder:

“Senin şair olmanı çok isterdim!”

Son yüzyılın en büyük şairlerinden birisi işte o gün doğar…

İlk kitabı henüz 17 yaşındayken “merhaba” der yayın dünyasına…

30’lu yaşlarına kadar şiiri kendi zevki yönünde şekillendiren şair, şöhretinin zirvesindeyken

Abdülhakim Arvasi ile tanışır…

Ve adeta yeniden doğar…

“Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum
Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.”
diyerek önceki hayatını çöpe attığını ifade eder ve gerçek manada “üstat” olma yoluna girer…

Kaldırımlar, Sakarya, Örümcek Ağı, Bir Adam Yaratmak ve daha yüzlerce şahsına münhasır

edebiyat şaheseri…

Hastane odasında bir annenin dileği, Necip Fazıl’ı hediye eder Türk edebiyatına…

Ruhun şad, mekanın cennet olsun büyük şair…