SEYYAH projesinde ne eksik?



Gençlik ve Spor Bakanlığı mükemmel diyebileceğimiz bir projeye imza attı…

Bakan Suat Kılıç öncülüğünde gerçekleştirilen proje ile Türkiye’nin dört bir yanındaki 14-

24 yaş aralığındaki gençlerimiz, Türkiye’nin haritasını belleklerine kazıyacaklar…

Coğrafi haritadan bahsetmiyorum…

Bin yıllık bir medeniyet kastettiğim.

Selçuklulardan Beyliklere, Osmanlıdan Cumhuriyete uzanan Türk-İslam medeniyetinin 

bin yıllık serüvenin izinde 4 günlük bir gezi programı ile tarihi geçmişleriyle 

kucaklaşıyorlar adeta…

İçlerinde gezmediği il kalmayan da var muhakkak, yaşadığı ilçeden dışarı adım atmamışı 

da…



Geleceğimizin teminatları Kastamonu’da da bu şehrin kimliğini oluşturan eserleri 

geziyor…

Gözleri ışıl ışıl,

Yürekleri sevgi dolu,

Hayalleri Ilgaz’ın dorukları kadar yüksek yüzlerce genç, kovanı saran arılar misali kah Hz. 

Pir’de vızıldıyor, kah Münire Medresesi’ni hınca hınç dolduruyor, kah Aşıklı Sultan 

Türbesi’nin küçük bahçesinden dışarı taşıyor…

Ben de “SEYYAH : Ulu Çınar’ın İzinde”  projesi kapsamında ilimizi ziyaret eden 

öğrencilerle önce Aşıklı Sultan Türbesi’nde, ardından Kasaba Köyü Mahmut Bey 

Camii’nde karşılaştım…

Başörtülüsü de var, mini eteklisi de…

Saçlarını uzatmış delikanlılar da var, geçici dövmeye özenen de…

Hani ne diyorlar; Mozaik midir nedir, ondan işte…

Güzel bir manzara…

Hem de çok güzel…

Kimse kimseye başında örtü olduğundan ya da olmadığından dolayı ön yargılı değil… 

Başörtülü ile mini etekli kol kola… Şortlu ile pardesülü sarmaş dolaş…

Nice zamandır laiklik, irtica, Malezya modeli, İran modeli, örümcek, toz, duman nifakıyla 

kendini bölenlere inat onlar bir zincirin halkaları misali…

Ecdadın hoşgörüsünü, saygısını bazı siyasiler yaşayamazken, onlar bize örnek oluyor…

Sahi ecdad demişken…

Hoşgörüden, saygıdan bahsetmişken…

Acaba camilerimize, türbelerimize ziyaret gayesiyle gezinin bir adabı olması gerektiği bu 

projeye katılan gençlere anlatıldı mı?

Camilerin birer ibadet mekanı olduğu, Türbelerimizde yatanların din, vatan, bayrak 

uğrunda ilmi mücahede yapan ya da toprağın vatan olmasının ilk şartı şehadet şerbetini 

içen aziz bildiğimiz insanlar olduğunu…

Ve bu mekanların baldıra kadar çıkan şortlarla, askılı tişörtlerle, mini eteklerle 

gezilmesinin hem ecdada, hem dini değerlerimize, hem kültürümüze ve en önemlisi hem 

de kendimize saygı hususunda ahlaka mugayir bir hareket tarzı olduğunu anlatan oldu 

mu?

Geçen gün Aşıklı Sultan Türbesinde, dün de kasaba Köyünde geziye iştirak eden gençlere 

rehberlik yapan görevlinin ifade ettiğine göre; gençlere bu hassasiyetler anlatılmamış.

Bakanlık sitesinde de gençlere gezilere gelirken “nüfus cüzdanı, terlik ve havlularını” 

eksik etmemeleri tembihlenmiş! Keşke bir cümle ile dini mekanların ziyareti için de öneri 

yapılsaydı!

Ülkelerinin değişik yörelerini gösterdiğimiz geleceğimize, geçmişin dini, ahlaki, örfi 

hassasiyetlerini ve bu hassasiyetlere saygıyı da anlatsaydık, iyi olmaz mıydı?!

Merak ediyorum; Aşıklı Sultan Türbesi’nde, Mahmut Bey Camii’nde gezdirdiğimiz gibi 

Avrupa’nın bir kilisesinde ya da İsrail’in bir havrasında bu gençleri böyle gezdirebilir 

miydik?

Herşeye rağmen, takdir edilmesi ve sürekliliğinin sağlanması gereken çok anlamlı ve 

faydalı bir proje SEYYAH projesi…

Projeye katılanlara hediye edilen Ord. Prof. Ali Fuat BAŞGİL'in "Gençlerle Başbaşa" isimli 

kitabı ile Safahatta yer alan dizeleri öykü kurgusuyla genç okurların anlayacağı bir dille 

aktaran "Safahat Öyküleri" isimli kitap dilerim hem gençler hem de proje yürütücüleri (!) 

tarafından okunur!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.