IHLAMUR KOKULU MEMLEKETİM

IHLAMUR KOKULU MEMLEKETİM

Malumunuzdur,
Bülbülü altın kafese koysanız;
İlle de vatanım dermiş…
Tabelasında, üçbinlere son sayımlarda hasret kalan, reelde ise daha da az bir nüfusu bağrına basan memleketimdeydim geçen hafta…
“Cennetin yeşil yüzü” diyorum ben oraya…
Yeşil namına ne kadar renk, ne kadar ton, ne kadar ayrıntı varsa hepsine ambargo koymuş memleketim…
Ana caddesinde yolun her iki yakasını kuşatmış olan ıhlamur ağaçlarının atmosfere buram buram yaydığı koku bile mest olmanız için yeter…
Aşıklar Köprüsü’nün gündüz yeşil fonu, gece harika renk seramonisi…
Orman yolunun huzur veren kuş cıvıltıları…
Çocukluğumun, gençliğimin hatıralarını yaşatan sokakları, yolları, kuytuları…
Ve hayata uzun yıllar baktığım pencere…
Sahi,
Hayata uzun yıllar baktığım pencere bu muydu?

Azdavay tarihi kimliğinin en önemli belgelerinden birisi olan ahşap, üç katlı ortaokul binası nerde şimdi?
Yerinde sanki Azdavay’da arazi kalmamışçasına birbirine geçmiş bilmem kaç dairelik ve çirkin mi çirkin yapılar topluluğu arz-ı endam ediyor!
Hemen 150 – 200 metre gerisinde, bir zamanlar elma, erik aşırdığımız bahçeler ise birbirine neredeyse yapışmış sıra sıra ve göğe merdiven dayayan bloklarca işgal edilmiş…
Azdavay’ın tarihi penceresinin nasıl hunharca katledildiğini görmek doğrusu üzdü beni…
Herşey para değildir!
Para her şey değildir!
İki yıl önce Hükümet Konağı köşesine dikilen levha hala yerinde duruyor:
“Azdavay Yüksekokulu’na kavuşuyor!”
Altında da proje teslim tarihi: 19.08.2011!
Bu yılın başında Kastamonu Üniversitesi Rektörü bizzat kendisi ifade etmişti: “Azdavay’da bir yüksekokul açmıyoruz!” diye…
Yüksekokul binası inşaatı eski hastanenin hemen yanında yükseliyor! Sahi bu alana böylesine bir bina madem sığabiliyordu, hastane niye şehrin dışına taşındı?
Sonraki yazılarımızda ayrıntısıyla ele alacağız inşallah!
Yine sonraki yazılarımızdan birinde ele alacağımız Cezaevi binası meselesi var bir de…
Tam bir virane görüntüsünde…
Burasının da 2008 veya 2009  yılında Azdavay Belediyesi tarafından turizm amaçlı değerlendirilmek üzere alındığını ve projelendirildiğini hatırlıyorum…
Bahçesinden içeri girdiğimde binanın yan taraflarına gidemedim… Çünkü otlar basmıştı!
Bir haftalık tatilimde özellikle Başören Köyündeki mermer ocağına gitmeyi çok istemiştim ama olmadı…
Geçtiğimiz günlerde televizyonlara bile çıktı… Bir kısım insanlar doğanın katledildiğini, köylerinin yok olduğunu iddia ediyor…
Ancak Azdavay’da konuştuğum bazı kimseler de Azdavay ekonomisine katkısına dikkat çekiyor…
Bu hususta da bir şeyler karalamak için bizzat yerinde görmek ve hem köylülerle hem de mermer ocağını işleten firma ile görüşmek icap ediyor…
Yani bu mesele de sonraki yazılarımızda inşallah!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.