ARAKAN'I GÖRÜNCE MÜSLÜMANLIĞIMDAN UTANIYORUM!


Her gün beş vakit ezan sesleri yükseliyor arş-ı alaya yurdumda…

Camilerim beni bekliyor hüzün içinde…

Annemin, ninemin özenle duvara astığı Kur’an-ı kerim’in bir örneği dahi yok evimde… Kur’an hüzünle kendisine yönelmemi bekliyor…

Her sabah işe gidiyorum, hayat arkadaşım, canımın yarısı eşimin hayır duaları eşliğinde…

Çocuklarım okul servisine biniyor, okulun yolunu tutuyor şen şakrak…

Sokaklarda geziyorum ailemle, alışveriş için dükkanlara giriyorum, saç traşı için berbere…

Top oynuyor çocuklar bir okulun bahçesinde…

Salıncaklarda sallanıyor minik yavrular, parklarda…

Ben özgürce, korkmadan, huzur içinde yaşıyorum…

AYASOFYASIZ FETİH ŞÖLENİ!




Tarih: 29 Mayıs 1453…

10 yıldan uzun süren Fetret döneminden çıkalı henüz yarım asır bile olmamış… Osmanlı Devleti, Çelebi Mehmet’in tahtı tek başına ele geçirmesiyle huzur ve sükuna kavuşmaya başlayıp, Sultan Murat Han ile tekrar eski ihtişam ve gücünü yakalamaya çalışmış yıllarca…

Ve henüz 21 yaşındaki Sultan Mehmet, 1453 yılının Nisan ayında geldiği İstanbul surları önünde; “Ya ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni!” azmiyle, Bizans İmparatorluğunu tarihin tozlu sayfaları arasına gönderiyor…

Tarih: 29 Mayıs 1453…

Dünyanın gözbebeği İstanbul, 21 yaşındaki bir Osmanlı Padişahı tarafından fethediliyor… İki Cihan Serveri’nin müjdesine ve övgüsüne 21 yaşındaki bir Padişah ve onun askeri mazhar oluyor…

Ve Sultan Mehmet, Sultan Fatih oluyor…

Fatih’in ilk icraatlarından birisi de Ayasofya’yı camiye tevdi etmek…

Asırlar boyunca Ayasofya’da Kur’an-ı kerim sesi hiç dinmedi…

Asırlar boyunca minarelerinden ezan sesi yükseldi semaya…

Asırlar boyunca sayısız iman dolu yürek secde etti Rabbine…

Ve Ayasofya asırlar boyunca İslam’ın güzelliğini, Türk Milleti’nin gücünü temsil etti…

ULUSAL DÜTTÜRÜ


ULUSAL DÜTTÜRÜ


Köşemizin adı ÇUVALCIZ…

Neden?

Çuvaldızı kaba ete batırmak için!

Çuvaldızın deştiği kaba etin CIZZZ etmesi için!

Yani eyyamlar ve pohpohlara boğulmuş, madalyonun şirin yüzünün gözümüze ışıldadığı, hep seyirli pencerenin açıldığı meselelere farklı bir açıdan bakabilmek için…

Gönül bu yazıda FESHANE’yi kaleme dolamayı isterdi…

Ama çuvaldızın yemeyeceği kadar nasırlı bir deri Feshane!

Yapılan açıklamalara göre; tam bir milyon insanın ziyaret ettiği bir etkinlik için de;

Harikaydı, mükemmeldi, dört dörtlüktü, yetmez sekiz sekizlikti denmez de ne denir?

……

SAZCI MUSTAFA VE ÇEKİRGELERİ



Azdavay’ın toprağında bir şeyler var!

İstanbul için taşı toprağı altın derler ya…

Azdavay’ın da taşı toprağı sanatçı… Sporcu…

Şimdiye kadar bu memleketin bağrında doğup büyüyen nice sanatkarlarımızı, nice sporcularımızı değirmenin taşları arasında öğüttük… Öğütmeye de devam ediyoruz!

Azdavay Halk Eğitim Merkezi’nin Kasım 2012’de açtığı Bağlama Kursu’nu başarı ile bitiren çekirgeler (!), dün HEMFEST’te hünerlerini sergilediler…

6 harika çocuk… 6 geleceği umut dolu yetenek… 6 Mustafa Arslan hayranı…

Kurs hocası Mustafa Arslan, nam-ı diğer SAZCI MUSTAFA, ilmek ilmek dokumuş gençleri… Sadece Bağlama çalmayı öğretmemiş, gönüllerini de bağlamış kendisine…

Fosssshane!


FOSSSHANE

Feshane’de Kastamonu rüzgarı esti!

Haliç’in maviliğinin eşliğinde esen rüzgarın Eyüp yollarına yaydığı etli ekmek, döner, pastırma, mısır ve bilumum yağlı, tereyağlı ürünün tukaş vaziyeti almış kokularının eşliğinde Feshane yanından geçenlerin burunlarını tutarak ilerlemelerini…

Kapalı alanın içinde her biri ayrı telden ve her biri yüksek perdeden çalan yöresel müziklerimizin kulaklarımıza darbe üstüne darbe indirmesi yanında, alandaki stand görevlileri ve gelen ziyaretçilerin kulaktan kulağa oyunu oynar hale gelmesine sebep olmasını…

İğnenin yere düşmeden dokuz takla atacağı bir kalabalıkta, bütün standların ziyaretçi akınına uğramasına rağmen, yazarlar standının sineklerle hasbihalde bulunmasını…

Kastamonu Günleri etkinliğinde yurdumun değişik illerinden standların ve ürünlerin arz-ı endam etmesini…

Etkinliği ziyarete gelen zevat-ı kiramın çevresini saran koruma ordusunun ziyaretçiler ve stand görevlileri ile Amerikan Futbolu idmanı yapmasını…

Ve Feshane’nin bir fuar ya da Kastamonu kültür etkinliğinden ziyade Salı Pazarı görüntüsü vermesini saymazsak…

FESHANE'DE İMZA ETKİNLİĞİ

İSTAMONU Gazetesi, Açıksöz Gazetesi ve www.azdavayhaberleri.com, www.kastamonur.com, www.azdavayhaber.net internet sitelerinin köşe yazarı YUNUS MÜREBBİ;

16-17-18-19 Mayıs 2013 tarihleri arasında İSTANBUL - FESHANE'de düzenlenecek olan KASTAMONU GÜNLERİ etkinliğinde,

İSTAMONU GAZETESİ STANDINDA okurları ile buluşup kitap imzalayacak...

Mehmet Akif'in kastamonu'da Milli Mücadele çalışmalarının birinci el kaynaklar ışığında kaleme alındığı MANİFESTO,

Yüz kitaplık bir serinin ilk eseri olan Kerpiçten Cami Yakışmaz,

Her biri belge ve halk rivayetlerine dayanan 13 farklı hikayeden oluşan Kastamonu hikayeleri

Eserleriyle okurlarıyla buluşacak olan Yunus Mürebbi, etkinlik sonuna kadar İstanbul'da olacak...

HER BİTİŞ BİR BAŞLANGIÇTIR




Açıksöz Gazetesi’ndeki son yazım…
Açıksöz camiasına, “yazmak” eylemini gazetelerinin sütunlarında eylemselleştirme imkanı verdikleri için teşekkür ediyor,
Bugüne kadar bu sütunlarda yer alan yazılarımda - bilerek ya da bilmeyerek - kırdığım, gücendirdiğim okurlarımız varsa helallik talep ediyorum…
Her bitiş bir başlangıçtır…

BEYAZIT AKMAN KASTAMONU’DA…

Beyazıt Akman…
Son yıllarda okur camiasının ismini sıklıkla telaffuz ettiği, özellikle genç okurlar arasında bir fenomen haline gelmeye başlayan, 1981 doğumlu, genç, yetenekli, ecdad ve vatan sevdalısı bir akademisyen…
Kafa kağıdında Kastamonu yazıyor… Yani bu toprakların bağrından çıkmış birisi… Yani bu memleketin bir evladı…
“İmparatorluk“ serisinin “Dünyanın İlk Günü” romanı çıktığında,
Türkiye “Ne oluyor?” dedi… Kim bu adam?

ANNE


ANNE

Cennetin ayaklarının altına serildiği kutsal varlık…
Yüce Mevla’nın sevgisinden, merhametinden bir nutfeyle yüreği beslenmiş bir şefkat abidesi…
Dünyada gördüğü bütün nankörlüğe, ihanete, hüsrana, acıya rağmen sevgisinden zerre miktar azaltmayan yegane sevgi insanı…
Bir insana kundakta emzik emdiği zamandan saçlarına aklar düştüğü zamana kadar hep aynı gözle bakabilen ve YAVRUM kelimesinin ağzına en çok yakıştığı varlık…
Yürekleri ısıtmaya, kalpleri yumuşatmaya, ruhları çocuklaştırmaya, insanı insan yapmaya tek başına yeten “ANNEM” hitabının muhatabı…
Bütün ANNELER özeldir!
Ve tarih boyunca hep özel olmuştur…

TOWERS’LARIN GÖLGESİNDE T.C. LEŞMEK!


TOWERS’LARIN GÖLGESİNDE T.C. LEŞMEK!

Bugün 3 mayıs…
Türkçülük Bayramı…
Ara sıra çıkarız biz meydanlara…
Kimi zaman bayrakları sallarız…
Evimizin, işyerimizin camlarına, balkonlarına dev bayraklar asarız…
Kimi zaman da sanal alemdeki ismimizin önüne T.C. ibaresi koyarız…
Atatürk’ten, Mehmet Akif’ten, Hz. Ali’den, Hz. Ömer’den, Fatih’ten, Yavuz’dan, Osman Gazi’den sözlerle profillerimizi süsleriz…