ULUSAL DÜTTÜRÜ
Köşemizin adı ÇUVALCIZ…
Neden?
Çuvaldızı kaba ete batırmak
için!
Çuvaldızın deştiği kaba
etin CIZZZ etmesi için!
Yani eyyamlar ve pohpohlara
boğulmuş, madalyonun şirin yüzünün gözümüze ışıldadığı, hep seyirli pencerenin
açıldığı meselelere farklı bir açıdan bakabilmek için…
Gönül bu yazıda FESHANE’yi
kaleme dolamayı isterdi…
Ama çuvaldızın yemeyeceği
kadar nasırlı bir deri Feshane!
Yapılan açıklamalara göre;
tam bir milyon insanın ziyaret ettiği bir etkinlik için de;
Harikaydı, mükemmeldi, dört
dörtlüktü, yetmez sekiz sekizlikti denmez de ne denir?
……
Gelin bu hafta biraz
nostalji yapalım…
Türk Dil Kurumu’nun güzel
Türkçemize kazandırdığı bazı kelimeleri ve Güneş dil Teorisi’nin dilimize çağ
atlatmasından örnekler derelim…
Bakın aylar GDT
çerçevesinde TDK tarafından nasıl belirlenmiş:
Ocak - Ocak
Şubat - Gücük
Mart - Yelin
Nisan - Açaray
Mayıs - Gülay
Haziran - Bozaran
Temmuz - Biçim
Ağustos - Derim
Eylül - Verim
Ekim - Ekim
Kasım - Kasım
Aralık – Aralık
12 ay isminden 8 tanesi
değiştirilmiş vakti zamanında…
Aynı zihniyet anneyi doğuraç
yapmış, babayı doğurgaç… Devlet generk
olmuş, tespit saptama… Konunun kapısını aralayıp gıcırtısını duyduğunuz anda
dikkatinizi bir şey çekiyor, bir çoğuna deli saçması desek de uydurukça bir çok
kelime dilimize başarıyla yerleştirilmiş!
Dini – dinsel, Tespit – saptama, Tatil
– dinlence, İhtimal – olasılık, İmkan – olanak, Mektep – okul, Akıl – us, Hür –
bağımsız, Mecburiyet – zorun, Milli – ulusal, Mesele – sorun, Şuur – bilinç, Tabiat
– doğa, Millet – ulus, Eser – yapıt, Zabit – subay, Hakim – yargıç, Mukaddem –
öncül, İmkan – olasılık, Şart – koşul
İlk anda akla gelenler bunlar…
Bir de duyduğunuzda tebessüm
ettiren, “hadi canım”, “bu kadar da olmaz” dedirten kelimelerimiz var:
Troleybüs – boynuzlu götürgeç, Anahtarcı
– açkıcı işliği, Lokanta – sosyal otlangaç, İstiklal marşı – ulusal düttürü, Hostes
– gökgötürü konuksal avrat, Askeri müdahale (darbe) – askersel devirge, Askeri – süel, Milli
müdafaa vekaleti – sü bakanlığı, Milli müdafaa vekili – sü bakanı, Askeri hakim
– süel yargıç
Ve size uydurukçanın revaçta
olduğu 1930’lu yıllara ait bir resmi protokol konuşması:
"Altes
Ruayal,"
"Bu gece
ulu konuklarımıza, TÜRKİYE'ye uğur getirdiklerini söylerken duyduğum tükel özgü
bir kıvançtır."
"Avrupa'nın
iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları
olarak baysak, önürme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar. Onlar bugün en
güzel utkuyu kazanmaya anıklanıyorlar: Baysal utkusu!.."
Şimdilerde durum farklı mı?
Bir zamanlar dile yeni kelimeler katmak ve Osmanlı mirası olan ne varsa
çöplüğe göndermek babından asırlarca halkın dilinde, edebiyatın eserinde can
bulan kelimeleri katlettik! Peki şimdi? Aynı katliamı – ne acı ki – daha da
tahripkar ve baş döndürücü bir hızla yapıyoruz…
Buyurun
günümüz uydurukçasına birkaç misal:
demo: tanıtım, spiker:sunucu, şovmen:gösteri adamı,
firstlady:hanımefendi, store:dükkân, market:bakkal, poşet:torba, damping:
ucuzluk, billboard:ilan tahtası, skorboard: sayı tablosu, brifing:bilgi alışı,
deklerasyon:bildirge, hoby:zevkli uğraş, goddbye:güle güle, welcome:hoş
geldiniz, body guard:koruma, duayen:tecrübeli, prestij:gösterişli,
platform:yükseltilmiş alan, center:merkez, mega:büyük, final:son,
nostalji:geçmiş hasreti, plaza, galeria, şhovroom, mega kent, menü:yemek listesi,
adisyon:hesap, dubleks:iki kat, tirpleks:üç kat, antre:giriş, flora:bahçe
bitkisi, sempatik:sevimli, antipatik:sevimsiz, spekülatör:vurguncu,
mafya:eşkıya, sponsorluk:mali yardım, piknik:kır gezisi, air bag:hava yastığı,
okey:tamam, flash haber:önemli haber, star:yıldız vs…
Biz 1930’larla makara geçiyoruz, eleştiriyoruz… Bizim
gelecek nesillerimiz bugün dile yaptığımız katliamı masaya koyduklarında bizi
nasıl değerlendirecekler?
Merak ettiniz mi?
center yerine merkez, adisyon yerine hesap demek mi uydurukça?
YanıtlaSilBence ironi yapıyorsunuz
merkez yerine center, hesap yerine adisyon demek uydurukça:) tersten anlamışsınız sanırım:)
Sil