AYASOFYASIZ FETİH ŞÖLENİ!




Tarih: 29 Mayıs 1453…

10 yıldan uzun süren Fetret döneminden çıkalı henüz yarım asır bile olmamış… Osmanlı Devleti, Çelebi Mehmet’in tahtı tek başına ele geçirmesiyle huzur ve sükuna kavuşmaya başlayıp, Sultan Murat Han ile tekrar eski ihtişam ve gücünü yakalamaya çalışmış yıllarca…

Ve henüz 21 yaşındaki Sultan Mehmet, 1453 yılının Nisan ayında geldiği İstanbul surları önünde; “Ya ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni!” azmiyle, Bizans İmparatorluğunu tarihin tozlu sayfaları arasına gönderiyor…

Tarih: 29 Mayıs 1453…

Dünyanın gözbebeği İstanbul, 21 yaşındaki bir Osmanlı Padişahı tarafından fethediliyor… İki Cihan Serveri’nin müjdesine ve övgüsüne 21 yaşındaki bir Padişah ve onun askeri mazhar oluyor…

Ve Sultan Mehmet, Sultan Fatih oluyor…

Fatih’in ilk icraatlarından birisi de Ayasofya’yı camiye tevdi etmek…

Asırlar boyunca Ayasofya’da Kur’an-ı kerim sesi hiç dinmedi…

Asırlar boyunca minarelerinden ezan sesi yükseldi semaya…

Asırlar boyunca sayısız iman dolu yürek secde etti Rabbine…

Ve Ayasofya asırlar boyunca İslam’ın güzelliğini, Türk Milleti’nin gücünü temsil etti…



Tarih:   24 Kasım 1934 
Bakanlar Kurulu’nun 7/1589 sayılı kararıyla müzeye çevriliyor…
1 Şubat 1935’te de namazsız, ezansız, Kur’an’sız ziyarete açılıyor!
…..

Ayasofya Müzesi resmi internet sitesindeki tanıtım yazısı:


En çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alan Ayasofya; sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın en önde gelen anıtlardan biri olup, dünyanın 8. harikası olarak gösterilmektedir. Bu yapı daha 6.yy'da Doğu Romalı Philon tarafından da, dünyanın 8.incisi harikası olarak nitelendirilmiştir.

          Bugünkü Ayasofya aynı yerde fakat öncekilerinden farklı bir mimari anlayışla yapılmış olan üçüncü yapıdır. Bu yapı, İmparator Justinianos tarafından (527-565) dönemin iki önemli Mimarı olan Tralles'li (Aydın) Anthemios ile Miletos'lu (Balat) İsidoros'a yaptırılmıştır. Yapım çalışmaları sırasında iki baş mimar ile birlikte 100 mimar ve her mimarın emrinde 100 işçi çalıştığı kaynaklarda geçmektedir. Yapımına 23 Şubat 532'de başlanmış, 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak büyük bir törenle, 27 Aralık 537' de ibadete açılmıştır.

             916 yıl kilise olan yapı, 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul'un fethiyle camiye çevrilerek, 482 yıl cami olarak kullanılmıştır. Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu'nun Kararı ile ise 1935 yılında Ayasofya müze olarak kapılarını ziyarete açmıştır.

            Ayasofya Müzesi Pazartesi günleri hariç her gün ziyarete açıktır. Kış tarifesine göre, müzeye son giriş 16.00 olmak üzere 09.00-17.00 saatleri arasında; yaz tarifesine göre ise, müzeye son giriş 18.00 olmak üzere 09.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Müze Kartları müzekart gişesinden temin edilebilmektedir.

Ve Fatih’in vakfiyesi:

"Eğer bu hayır müesseseleri yıkılacak olursa, ikinci defa, üçüncü defa ila ahir yeniden inşa oluna… Bütün bu şerh ve ta'yin eylediğim şeyler, tesbit edilen şekilde ve vakfiyede yazılı haliyle VAKIF olmuştur; şartları değiştirilemez; kanunları tağyir edilemez; asılları maksatları dışında bir başka hale çevrilemez; tesbit edilen kuralları ve kaideleri eksiltilemez; vakfa herhangi bir şekilde müdahale Allâh'ın diğer haramları gibi haramdır.

         Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen bâtıl gerekçelerle, bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya kanun ve kurallarından birini tağyir ederse; vakfın tebdili ve iptali için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına veya maksadından ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse, vakfın temel hayır müesseselerinden birinin yerine başka bir kurum ikame eylemek ve vakfın bölümlerinden birine itiraz etmek dilerse veya bu manada yapılacak değişiklik veya itirazlara yardımcı olur yahut yol gösterirse; veya şer'-i şerife aykırı olarak vakıfda tasarruf etmeye azm eylerse, mesela şeri'a-ta ve vakfiyeye aykırı ferman, berat, tomar veya talik yazarsa veyahut tevliyet hakkı resmi yahut takrir hakkı resmi ve benzeri bir şey taleb ederse, kısaca bâtıl tasarruflardan birini işler yahut bu tür tasarrufları tamamen geçersiz olan yazılı kayıtlara ve defterlere kaydeder ve bu tür haksız işlemlerini yalanlar yumağı olan hesaplarına ilhak ederse, açıkça büyük bir haramı işlemiş olur, günahı gerektiren bir fiili irtikâb eylemiş olur. Allâh'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti üzerlerine olsun. Ebeddiyyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebediyyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse, vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun.

         Hiç şüphe yok ki, Allâh her şeyi işitir ve her şeyi bilir."

…..

Ezansız, Kur’an’sız, namazsız Ayasofya prangalar altında iken, İstanbul’un Fethi’nin 560. yıldönümünü coşkuyla (!) kutluyoruz!


Ne mutlu bize!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.