DERS KİTAPLARI
Yeni bir eğitim – öğretim dönemine
merhaba dedik…
Mini mini birlerimiz
Çalışkan ikilerimiz
Tembel oldukları yönünde iftiraya
kurban giden üçlerimiz
Misafir dörtlerimiz
Kapı dışarı beşlerimiz
Ve 0’dan 12’ye bil cümle rakamlarımızın
simgelediği sınıflarımız
Bugünden itibaren yaz uykusundan
uyanıyor…
Sınıflar cıvıl cıvıl…
Üniformalar, ayakkabılar, defterler,
kalemler, çantalar alındı…
Kitaplar…
Kitaplar sınıflarda öğrencileri bekliyor
hazır kıta…
Malumunuz ders kitapları bilmem kaç yıldır
devlet tarafından karşılanıyor…
…..
Ders kitabından bahsetmişken…
Bilmem kaç yıldır beynimi kurcalayan
bir husus var;
İki oğlum var, ellerinizden öper.
Birisi 6’ncı sınıfa başladı bu sene,
diğeri lise-1’inci sınıfa…
Ve her yıl;
Onlarca test kitabı, yardımcı kaynak
dergi, kitap vs. ile doluyor kitaplıkları…
Karnenin alındığı günün ertesinde
boşalan kitaplıklar, yeni eğitim – öğretim döneminin başlamasıyla birlikte
tekrar dolmaya başlıyor…
Beynimi kurcalayan soru şu;
Eğer ders kitapları okutuluyorsa, yardımcı
kaynak denen şeye neden ihtiyaç duyuluyor?
Yardımcı kaynak ihtiyacı kaçınılmazsa,
ders kitapları neden dağıtılıyor?
Sizin aklınıza da şu sorular gelebilir:
A okulundaki yardımcı kaynak ile B
okulundaki yardımcı kaynak farklı oluyorsa, her öğrencinin aynı eğitimi aldığı
söylenebilir mi?
A şehrinde yardımcı kaynak bolluğu
varken, B kasabası bundan mahrumsa; eşit şartlarda eğitim – öğretim imkanı olur
mu?
A velisi iki düzine yardımcı kaynak
alırken, cebinden çerez parası çıkmış kadar cüzdanı etkilenmezken, B velisi bir
yardımcı kaynak için bile kara kara düşünüyorsa; ders kitabının ücretsiz
dağıtılmasının mantalitesi ne olur?
A okulunda bir sınıfta 20 öğrenci
varken, B okulunda 50 öğrenci varsa; her iki sınıfta da aynı verimle ders
işlenmesi mümkün müdür?
Ve en büyük merakım:
“Öğrencinin dikkati dersin ilk 20
dakikasında odaklanmış vaziyettedir. 20 dakikada ne anlattın anlattın,
sonrasında dikkat dağılır.” Diyen bir sürü uzmana rağmen ders saatleri niye
hala 40 dakika olarak uygulanır? Niye kimsenin aklına “bir ders saatini 30
dakika yapalım” gibi bir fikir gelmez?
Ve bir öneri;
Bildiğim kadarıyla seçmeli ders
opsiyonumuz var sınıflarımızın çoğunda… Çocuklarımıza kendi tarihi kimliğini,
ecdadını, ecdadının büyüklüğün anlatacak, benimsetecek, sevdirecek en önemli
hamlenin “SEÇMELİ YEREL TARİH “ dersi olacağı inancındayım. Okullarımızın
müfredatına bir YEREL TARİH seçmeli dersi eklenebilir mi acaba?
Ve bir açıklama;
Kırkından sonra azanı teneşir paklar
da, 40’ ından sonra üniversite okuyanı ne paklar? Bu günden itibaren nacizane
şahsımız da Kastamonu Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
öğrencisiyim… Yani biz de kırkından sonra talebe olduk tekrar… Mevlam
utandırmasın!
Ve temenni;
Bu yıl ilk defa okul sıraları ile
tanışacak olan minik yavrularımız başta olmak üzere, ilkokul, ortaokul, lise ve
üniversite öğrencilerimize, öğretmenlerimize, velilerimize, eğitim camiasına ve
milletimize yeni eğitim – öğretim sezonunun hayırlı olması dileklerimle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler. Yönetici incelemesinin ardından yayına alınacaktır.