İçerde Akif, Dışarda Abdülhamit - 2


Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Türkiye gençliği tarafından ne kadar fazla tanınırsa, milletine, memleketine, dinine, diyanetine sevgisi de o derece artacaktır…
Bununla birlikte, çalışmak, meslek sahibi olmak, vatanı, memleketi, dini, geleceği için üretmek ve Avrupa medeniyetinin teknolojisini alarak ve daha da ileri götürerek güçlü bir ülke olmak ideali; günümüzde de geçerli bir ideal değil midir?
Akif, Türk Milleti için vazgeçilmez ana karakterlerden birisidir.
Peki Sultan Abdülhamid?



33 yıllık padişahlığı boyunca emperyalizmin tüm baskılarına göğsünü siper eden o cihan sultanı?

Neden dışarıda Abdülhamid?

Biz ne kadar inkar edersek edelim…

Muhteşem Yüzyıl’ı uçkur seviyesine indirmeye çalıştıkça çalışalım…

Fatih’e “kardeş katili”, Yavuz’a “küpeli”, Sultan İbrahim’e “deli”, Abdülhamid’e “kızıl”, Vahdettin’e “hain” etiketleri takarak kendimizi Avrupa’ya beğendirdiğimizi düşünelim…

Avrupa’nın ve dünyanın gözünde Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın devamıdır…

Tarihi gerçek de budur!

Biz Osmanlı mirası üzerinde kurulmuş yepyeni bir devletiz… Tıpkı Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Selçuklular gibi… Kölelik ve esareti bünyesi kabul etmeyen bir milletin külleri arasından yeniden doğuşunun son örneğidir Türkiye Cumhuriyeti…

Ve o külleri eşeledikçe içinden Osmanlı çıkmaktadır…

Neden dışarıda Abdülhamid vizyonu? Sorusunun cevabını dilerseniz Avrupalı ünlü devlet adamları versin…

Çünkü bizim kendi tarihçilerimiz, siyasilerimiz, düşünürlerimizin Osmanlı hakkındaki en ufak olumlu görüşü; bağnazlık ve cehalet oluyor!

Sir Henry F. Woods : “Abdülhamid, şimdiye kadar gelmiş geçmiş Osmanlı padişahları arasında en müstesna yeri işgal edenlerden biridir. Çok sakin ve gösterişten uzak bir hayat tarzı vardı. Herhangi bir meseleye çözüm yolu ararken etrafındakileri dinler, ancak onların esiri olmazdı. Tahta çıkmadan önce bile akıllı ve nazik bir kişiliği olması nedeniyle İstanbul`a gelen bazı Avrupalılar onu ziyaret ederlerdi.

Abdülhamid rejimi hakkında doğru bir yargıya varabilmek için, olanlara akılcı bir açıdan bakmak gerekir. Bu açıdan bakıldığında , idaresinin ne kadar iyi olduğu görülecektir. Çünkü Abdülhamid, zalim idare tarzına rağmen parçalanan imparatorluğun yeni baştan organize edilmesi için çalışıyordu.

Abdülhamid tahttan düşürülmemiş  olsaydı, Avrupa devletlerinin halen yaralarını sarmaya çalıştığı o büyük afet (Birinci Dünya Savaşı) meydana gelmiş olmayacaktı. Aksini farz etsek bile Abdülhamid, büyük bir ihtimalle Türkiye`nin tarafsız kalmasını sağlayarak memleketine bir zafer hediye etmiş olacaktı. Bunu iddia etmekle kâhin sayılmamalıyım. (Osmanlı Bahriyesinde 40 Yıl)”

Otto Von Bismarck : “Sultan Abdülhamid Avrupa`da bir hasta olarak ele alınmaktadır. Fakat bana göre o, Haliç kıyılarında bulunanların hepsinden daha yüksek bir diplomattır. Ona karşı adilane hüküm verilmediği kanaatindeyim. (Pensees et Sauvenirs de l`x Sultan Abdul-Hamid)”

Sir Henry F. Woods : “Kendisiyle tanışmak imkânı bulan herkesin itiraf ettiği gibi Abdülhamid büyüleyici bir karaktere sahipti. Bir defasında Abdülhamid`i ikna yoluyla Babıâli`ye eski yetkilerini tekrar iade etmesini sağlamak isteyen Sir Philip Currie(İngiliz elçisi) bile bu emelinde hüsrana uğramıştı. Abdülhamid`le sadece iki kez görüşme imkânı bulan Mr. Joseph Chamberlain`in bana sonradan itiraf ettiğine göre, Türkiye`deki ziyareti esnasında tanıdığı devlet adamı niteliğine sahip bir tek adam vardı. O da, Abdülhamid idi. (Osmanlı Bahriyesinde 40 Yıl)”

Alman devlet adamı  Bismarck : “Dünyada 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamid Han`da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünya siyasilerindedir.”

Kızıl Sultan iddiası, Albert Vandal adlı bir Fransız yazar tarafından ortaya atılmıştı. Atılış sebebi de, Abdülhamid`in Ermeni isyanlarını bastırtmış olmasıdır. Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa kamuoyunda Abdülhamid`in kan dökücü bir padişah olduğu propagandası başlatıldı. İşte "Kızıl", yani kan döken Sultan lakabı bu sırada asıldı boynuna. Hadi Ermenilerin böyle demesini anladık; iyi ama bir tekini bile idam ettirmemiş olan Abdülhamid`e Jön Türkler neden "Kızıl Sultan" dediler? 1915`te yüzbinlerce Ermeni`yi tehcir ettirecek olanlar, 25 yıl önce Ermeni propaganda ordusunun neferleri olmakta sakınca görmemişlerdi.

Ve bizden sadece iki isim… Kimsenin itiraz edemeyeceği iki isim ne demiş sultan Abdülhamid hakkında ona bakalım:

Mustafa Kemal Atatürk : “Tecrübe göstermiştir ki, toprakları üstünde yaşayan insanların çoğunun ahvali meşkûk ve hudutları yalnız düşmanlarla çevrili bir büyük devlette Abdülhamid`in idare tarzı, azami müsamahadır. Hele bu idare, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında tatbik edilmiş olursa...”

Mehmet Akif Ersoy :

Giden semerciyi, derler, bulur muyuz şimdi?

Ya böyle kalfa değil, basbayağı muallimdi.

Nasıl da kadrini vaktiyle bilmedik, tuhaf iş:

Semer değilmiş o rahmetlinin ki devletmiş!

(Safahat)

İçerde Mehmet Akif’in Nasrullah kürsüsünden haykırdığı düsturları…

Dışarda Abdülhamid Han’ın kurtlarla 33 yıllık danstaki maharet ve zekasını kullanmak…

Gelecek geçmişin ışığında aydınlanır…

Ve geleceğe yön verenler geçmişe sahip çıkanlar, tarihten ibret alanlardır… kendi tarihini yazamayanların, kendi tarihini sahiplenemeyenlerin, kendi tarihinden ibret alamayanların geleceğinin rotasını ise unutmayalım ki hep başkaları çizer!
17.02.2012