BİN HİROŞİMA'YA BEDEL!


BİN HİROŞİMAYA BEDEL
Rahmetli Özal’ ın Başbakan olduğu yıllar…
Milli değerlerine sıkı sıkıya bağlı Japonların Batı’ya meydan okuyuşuna gıpta eden Özal,
Beynini kurcalayan sorunun cevabını bizzat ilk elden almak ister…
Alanında uzman bir Japon heyetini Türkiye’ye davet eder…
Sorun şudur:
“Japonlar, iki dünya savaşından mağlup ayrılmış, iki şehri atom bombası ile yerle bir olmuş bir viraneden dünyanın süper güçlerinden birisini çıkardı. Türkiye neden Batı’nın gerisinde kaldı?”
Japon heyet Türkiye’nin dört bir yanında inceleme ve araştırmalar yapar…
Gözlemlerde bulunur…
Ve Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler ile birlikte Özal’ın huzuruna çıkılır…
Japon heyetinin kararı kısa ve kesindir:
“Sizin gençlerinizde milli şuur yok!”


Bu karar; başta Özal olmak üzere odadaki Türk yetkililer üzerinde bomba tesiri yapar…
“Peki siz Japonlar, gençlerinize milli şuur verme adına ne yaparsınız?”
“Biz sizden aldığımız “AMİN ALAYI” ile eğitime giriş yaparız! Ve ilk eğitimde şok testler uygularız…
Eğitim – öğretime ilk adımı atan çocuklarımızı önce hızlı trenlere bindirir, son teknoloji ürünlerimizi, robotların üretildiği fabrikalarımızı, buluşların gerçekleştirildiği laboratuarlarımızı gezdiririz…
Ve deriz ki:
“Gördüğünüz bu hızlı trenleri ve üstün teknolojiyi sizin atalarınız yaptı. Eğer siz daha çok çalışırsanız, daha hızlı giden ulaşım araşları yapar,daha üstün teknoloji meydana getirir, daha gelişmiş ve modern fabrikalar kurarsınız.”
Daha sonra bu çocukları Hiroşima ve Nagazaki’ye götürüp gezdiririz…
2. Dünya savaşında atom bombasıyla yerle bir edilen bu bölgeleri biz, gelecek nesillere ibret olsun diye aynen koruruz… Hiçbir canlının ve bitkinin yaşayamaz hale geldiği bu yerleri çocuktlarımız büyük bir dikkat ve korkuyla  seyrederler…
Ve yine deriz ki:
“Eğer siz çalışmazsanız, vatanınızı korumaz, milletinizi sevmezseniz, birlik ve dirlik içinde olmazsanız; işte böyle düşmanlar sizin ülkenizi bombalar,yakar,yıkar ve yaşanmaz hale getirirler. Ama çalışırsanız, güçlü olursanız düşmanlar size saldırmaya cesaret edemezler. Artık çalışmak ve çalışmamak konusunda kararınızı siz verin!”
Bu ikinci şokla çocuklarımız kendilerine gelerek iyi ve çalışkan bir Japon olmaya doğru ilk adımı atmış olurlar. Böylece de milli bir şuur kazanırlar…
Tam bu sırada orada bulunan Türk yetkililerden birisinin ağzından şu cümle dökülür:
“İyi de bizim Hiroşima ve Nagazaki’miz yok ki!”
Bunun üzerine Japonlar der ki:
“Sizin binlerce Hiroşima ve Nagazaki’ye bedel değerleriniz var. Bizimkilerden çok daha etkili ve tesirli tarihi bölgeleriniz var. Metrekareye 6 bin merminin düştüğü, yarım milyon insanın öldüğü Çanakkale Zaferi’nin kazanıldığı bölge; çocuklarınız ve gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile!”
Ve şunu da ilave ederler:
“Gençlerinize bu zaferin destanını en iyi şekilde ifade eden Mehmet Akif’i ve Safahat’ını mutlaka okutmalısınız!”
….
Çanakkale Zaferi’ni kelimelere en güzel şekilde aktaran Mehmet Akif;
Milli Mücadele’nin manifestosu niteliği taşıyan meşhur vaazını Kastamonu Nasrullah Camii’nde verdi…
İstiklal Marşı’nı TBMM’de kabul edilmeden üç hafta önce Kastamonu Açıksöz Gazetesi yayınladı…
Çanakkale bin Hiroşima’ya bedel…
Kastamonu’da da onlarca, yüzlerce Hiroşima’ yı cebinden çıkaracak değerlerimiz var…
Ve birisi çıktı…
Japon heyetine
“bizim Hiroşimamız yok ki!” diyenler güruhuna;
Mehmet Akif’in Kastamonu’da Milli Mücadele çalışmalarını anlatan bir kitap takdim etti…
Aklı nerdeydi, bilmem ki!?

AMİN ALAYI: Osmanlılarda çocuklar 4 yıl, 4 ay,4 günlük olunca Amin Alayı denilen bir törenle eğitime başlatılırdı.